Tayvan Krizi
Amerika ve Çin arasında yıllardır bir rekabet ve gerilim var. Bunun sebepleri arasında tabi ki de teknoloji yarışı, ekonomi, farklı ideolojileri sayabiliriz ancak sebepler yalnızca bu kadar değil. Güncel olarak Amerika ve Çin arasındaki en büyük gerilimlerden birisi Tayvan üstünde. Peki Tayvan’ın böyle bir gerilim oluşturacak kadar nasıl bir önemi olabilir? Önce bunu inceleyelim.
Aşağılanma Yüzyılı
Herkesin de bileceği gibi Çin, dünyanın en eski medeniyetlerinden birisi. Yıllarca güçlü bir
imparatorluk olarak bilinip birçok devlet üzerinde hakimiyet kurduğunu da biliyoruz. Ancak 19. Yüzyılın ortasından 20. Yüzyılın ortasına değin işler öyle gitmedi. Aşağılanma Yüzyılı olarak da adlandırılan bu dönemde Çin oldukça güçsüz bir konuma düştü. 1845 yılında, bir ada halinde Çin’e bağlı olan Tayvan o zamanlar sömürgecilik yarışına yeni yeni katılan Japonya tarafından ele geçirildi ve 2. Dünya Savaşı’na kadar da Tayvan’da Japonya hakimiyet kurdu. Bunun ardından 1895 yılında Batılı görüşlere sahip olan Dr. Sun Yat-Sen, Çin İmparatorluğu’na son verip Çin Cumhuriyeti kurdu ve 1925’e kadar Çin Cumhuriyeti’ni yönetti. Tabi bu sırada Tayvan’ın halen Japonya’nın hakimiyeti altında olduğunu hatırlatmakta fayda var.
2. Dünya Savaşı devam ederken 1945 yılında Potsdam Konferansı’nın ardından Tayvan tekrardan Çin’e bırakıldı. Böylelikle Çin Cumhuriyeti eskiden hakimiyet sürdüğü topraklara tekrar kavuşmuş oldu. Ancak uzun yıllar boyunca Japonya tarafından yönetilen Tayvan halkı kültürel olarak Çin kültüründen ve Çinli benliklerinden uzaklaşmışlardı.
Çin’deki İç Karışıklıklar
Bu sıralarda Çin’de de her şey yolunda değildi. Ülkede bir yandan ABD’nin desteklediği milliyetçi ve ekonomik anlamda sağ politikalara sahip olan Çang Kayşek yönetimi bir yandan da SSCB’nin desteklediği komünist ve sol politikalara sahip olan Mao yönetimi arasında bir hakimiyet savaşı vardı. İlk başlarda Çang yönetiminin iktidarda söz sahibi olacağı düşünülüyordu ancak Mao’nun halkla ve köylülerle olan iletişimi sayesinde Çin halkı Mao yönetimini destekledi ve iktidar Mao yönetiminin oldu. Bunun üzerine Mao yönetimindeki Çin, Çin Halk Cumhuriyeti adını aldı. Çang yönetimi ise yenilgiyi kabullenemedi ve Tayvan’a giderek asıl Çin’in Tayvan olduğunu iddia etti ve burada Çin Cumhuriyeti’ni kurdu.
Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’nın ardından yaşadıklarına benzer bir şekilde ülkede ikili bir yönetim söz konusu olmuştu. İlk başlarda, uluslararası herhangi bir konferans veya birleşmelerde asıl tercih edilen yönetim ise Çin Cumhuriyeti yönetimi olmuştu. Ancak şöyle bir sorun vardı: Çin Cumhuriyeti’nin nüfusu doğal olarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin nüfusundan çok daha azdı. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından bu konu dile getirildikten sonra uluslararası anlamda tanınan asıl yönetim Çin Halk Cumhuriyeti oldu. Tayvan’da kurulan Çin Cumhuriyeti ise halen daha asıl Çin’in kendi olduklarını iddia ediyorlardı ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin altında birleşmek istemediklerini söylüyorlardı. Şu an için ise Tayvan 13 ülke tarafından tanınıyor. Peki, Tayvan çok az ülke tarafından tanınan küçük bir ada ülkesi olmasına rağmen Amerika için neden önemli?

Amerika ve Tayvan İlişkisi
Öncelikle, yukarıda da anlatıldığı gibi Çin’deki iç sorunlar sırasında komünizmin en büyük karşıtlarından biri olan ABD, Tayvan’a giden yönetimi desteklemişti. Bu nedenle günümüzde de ABD’nin Tayvan yanlısı bir duruş sergilemesi çok olağan ancak sebepler yalnızca bundan kaynaklanmıyor. ABD’nin günümüzde gerek teknoloji gerek ekonomi bakımından en çok rekabet içinde bulunduğu ülke Çin ve Çin her geçen gün ekonomisini büyütmeye devam ediyor ve dünya lideri konumunda olmak istiyor. Ancak kendi bölgesinde hakimiyet kuramayan bir ülkenin dünya üzerinde hakimiyet kurmasını bekleyemeyiz. Çin’in çevresindeki teknolojik anlamda güçlü olan ülkelere baktığımızda Japonya ve Güney Kore ile karşılaşıyoruz ancak bu iki ülkenin de ABD yanlısı olduğunu göz önüne aldığımız zaman Çin’in şimdilik onları kendi safına katması pek mümkün gözükmüyor.
Öte yandan eskiden zaten hakimiyet kurduğu ve jeopolitik olarak Çin’in dünyaya açılmasını da çok kolaylaştıracak bir ülke olan Tayvan var. Üstüne üstlük Tayvan’ın tek gücü jeopolitik konumu da değil. Tayvan, çip teknolojisi konusunda neredeyse tekel sayılabilecek bir ülke ve bu konuda gerçekten çok ileri bir seviyede. Çin’in Tayvan üzerinde tekrar egemenlik sahibi olması hem jeopolitik nedenlerden dolayı hem de teknolojik nedenlerden dolayı ABD için oldukça büyük sorunlar teşkil ediyor. Ayrıca ABD, Tayvan dahil olmak üzere G. Kore ve Japonya’da birçok üsse sahip ve dolaylı yollarla şimdilik Çin’in gücünü biraz da olsa kırabiliyor. Ancak, Çin’in tekrardan Tayvan’ın egemenliğine sahip olması durumunda işler değişecek.

Son Olarak
Tayvan, ABD açısından ekonomik olarak büyük bir önem teşkil etse de Çin için bu durum sadece ekonomiden ibaret değil. Tayvan’ı tekrardan geri kazanmak Çin için aynı zamanda bir onur meselesi. Her geçen gün hızlanan teknolojik rekabet ortamında Tayvan’ın önemi de yadsınamaz. Tayvan halkına baktığımız zaman ise özerk bir devlet olarak kendi hallerinden memnun olduklarını ve Çin yönetimine katılmak istemediklerini görüyoruz fakat her geçen gün değişen dünya gündemiyle birlikte Tayvan’ın durumunun ne olacağı hakkında kesin bir şey söylemek de oldukça zor.

