Sağcılık ve Solculuk Nasıl Ortaya Çıktı?

Bugün siyasetten söz ettiğimizde sağ ve sol kavramlarını bolca duyuyor ve kullanıyoruz. Bu iki kelimeyi duyunca aklımızda bazı siyasi figürler, olaylar hatta partiler beliriyor. Peki, sağ ve sol sadece bunlardan mı ibaret? Bütün bu olayları adlandırabilmek için konmuş iki rastgele kelime mi? Tabii ki hayır. Sağ ve solun nasıl oluştuğunu ve isimlendirildiğini öğrenmek için 18. yüzyıla, yani Fransız Devrimi’ne gitmemiz gerekiyor. Ama öncelikle sağ ve solu kısaca anlayalım, sonrasında da doğuşuna bakalım.

Bu iki kavram için keskin bir tanım yapmayıp genel eğilimlerini ele almak bu yazı için yeterli olacaktır. Sol, genel olarak toplumsal adalet, eşitlik ve en önemlisi de değişikliği gözeten bir siyasi eğilimdir. Sağ ise çoğunlukla mevcut düzeni (status quo), gelenekleri ve bireysel özgürlükleri korumayı gözeten bir siyasi eğilimdir.

Şimdi bu iki kavramın doğuşuna, yani 1789’a Fransız Devrimi’ne gidelim. Fransa’da o yıllarda üç ayrı sınıftan oluşan bir toplum düzeni vardı. İlk sırada din adamları, ikinci sırada soylular ve üçüncü olarak da halk Fransa nüfusunu oluşturuyordu. Kral XVI. Louis mali kriz ve halkın tepkisi sonrası Genel Meclisi (États Généraux) topladı. Ancak üçüncü sınıf olan halk, kendilerinin eşit temsil edilmediklerini düşündükleri için bu meclisten ayrıldılar ve ardından Ulusal Meclisi (Assemblée nationale) kurdular. Bu şekilde Fransa’da reform ve devrim hareketi başlatılmış oldu.

Bu mecliste eski rejimi (ancien régime) destekleyenler başkanın sağ tarafına, devrimi destekleyenler ise sol tarafına oturdu. Solda oturanlar kendilerini yenilikçi olarak, sağda oturanlar kendilerini mevcut rejimin savunucuları olarak, orta tarafta oturanlar ise ılımlı olanlar olarak adlandırdılar.

O dönemin milletvekillerinden biri olan Baron de Gauville ise olanlardan şöyle bahsetmiş: “Birbirimizi tanımaya başlamıştık. Dine ve krala sadık olanlar, sol tarafta havada uçuşan küfürlerden, kaostan ve ahlaksızlıklardan kaçmak için kürsünün sağında yer aldılar.”

2 Haziran 1793’teki darbeden sonra meclisin sağ tarafı boşaltılmış ve kalan üyeler merkeze çağrılmıştır. 1794’te yaşanan Termidor Hareketi*, aşırı solcuların meclisten çıkarılmasına ve oturma düzeninin kaldırılmasına yol açmıştır. 1814 ve 1815 arasında gerçekleşen Bourbon Restorasyonu* sonrası ise siyasi kulüpler tekrar kurulmuş ve sağ-sol ayrımı yeniden başlamıştır.

18. yüzyılın sağ ve solunu öğrendik. Peki, bu iki kanat günümüze kadar nasıl geldi ve nasıl evrildi?

19.yüzyıldaki sağ ve solu Sanayi Devrimi ve sosyal hareketler üzerinden ele alabiliriz. Sol kanat bu dönemde işçilerin hareketleri, sosyalizm ve liberal reformlar üzerinden gelişti. Eşitlik ve sosyal adalet temaları daha çok vurgulandı.

Sağ kanat ise muhafazakar olan monarşi destekçileri ve burjuvaziden oluştu. Status quoyu ve mevcut ekonomik sistemi korumak için bir araya geldiler. Sağ ve sol ayrımı artık sadece Fransa’ya özgü bir oturma sistemi olmaktan çıkıp, politik ideolojiler ve toplumsal hareketler eksenine doğru evrildi.

20.yüzyılda bu iki kanat artık demokratik partiler ve devlet politikaları ile somut hale geldi. Avrupa’da sosyal demokratlar ve işçi partileri sol kanatta yer alırken, muhafazakarlar ve liberaller sağ kanatta yer aldı. ABD’de ise demokratlar solda yer alırken, cumhuriyetçiler sağda yer aldı.

Bu süreçte sağ ve sol kavramlarının evrildiğini açıkça görebiliyoruz. Gelişen toplumsal, ekonomik ve teknolojik değişimler sağ ve sol ayrımını yeniden şekillendirdi.

Yakın tarihe ve günümüze geliyoruz, yani 21. yüzyıldaki sağ ve sol ayrımı.

21. yüzyılda sağ ve sol ayrımı daha geniş bir yelpazeye yayıldı ve birçok konu bu görüşlere dahil oldu. Örnek olarak, eskiden sadece ekonomi ve devlet politikalarını kapsayan sağ ve sol kanatlar, 21. yüzyıla gelindiğinde artık çevre, göç, dijital haklar ve kültürel özgürlükler gibi konuları da eksenine katmıştı. Sağ ve sol günümüzde, kültürel, demokratik ve birçok farklı faktörün çeşitliliğinden dolayı her ülkede farklı biçimde kendini gösteriyor. Bazı ülkelerde merkez sağ ve merkez sol (örnek olarak Almanya), bazı ülkelerde ise populist ve radikal kollar (örnek olarak Fransa) ortaya çıktı.

Bu yazının başında da söylediğim gibi akademik araştırmalar, sağ ve sol ayrımının bağlamdan bağlama farklılaştığını ve artık sabit bir şekilde tanımlanamayacağını gösteriyor. Aynı zamanda her iki kol da zamanla yeni dallara ayrıldı ve alt hareketler geliştirdi. Bu kollar, ülkelerin tarihsel, kültürel ve ekonomik geçmişine göre farklı biçimlerde evrildi.

Özetle, sağ ve sol ayrımı Fransa’da ulusal mecliste ortaya çıktı; 21. yüzyıla kadar devam etse de artık sosyal, kültürel ve ekonomik konulara göre evrilebilen bir politik eksen haline geldi. Kısaca, günümüzdeki sağ ve sol kavramları temel felsefi değerler üzerinden okunabilir.

*status quo: Mevcut durum, özellikle toplumsal veya politik düzenin korunması anlamında kullanılır.

*Termidor Hareketi: Fransız Devrimi sırasında Jakobenlerin iktidarının sona erdiği ve Robespierre’nin devrildiği hareket.

*Bourbon Restorasyonu: 1814-1815 yıllarında Fransız monarşisinin Napolyon sonrası yeniden kurulması.

KAYNAKÇA

Doyle, W. (2001). The Oxford history of the French Revolution. Oxford University Press.

Schama, S. (1989). Citizens: A chronicle of the French Revolution. Vintage.

Hobsbawm, E. J. (1995). The age of revolution: 1789–1848. Vintage.

Heywood, A. (2013). Political ideologies: An introduction (5th ed.). Palgrave Macmillan.

Laponce, J. A. (1981). Left and right: The topography of political perceptions. University of Toronto Press.

Tilly, C. (1995). Citizenship, identity, and social history. Cambridge University Press.

Add Your Comment