Günümüzde bazı devletlerin hakimiyeti altında bulunan halkların ırkçılığa maruz kalma sebebiyle mevcut devletlerin hakimiyeti altından çıkıp ayrı bir otorite kurmak istemesi diplomatik krizler yaratmaktadır. İnsan Hakları Mahkemesinin 20.yy’da kurulup faaliyetlerinde bulunması ve devletlerin ırkçı, mutlakiyetçi, militarist faaliyetlerinin engellenmesi için uygun ortamın yaratılmış olması durumuna rağmen Avrupa ve Asya devletlerinin azınlıkta bulunan halklarının ayrılıkçı yol izlemeleri akıllarda soru işareti yaratmaktadır.[i]
Tarihsel Perspektifte Devletlerin Birlik Anlayışı
Dünya tarihinden itibaren insanlar birbirlerine muhtaçlıklarından, hayatlarını kolaylaştırmak istediklerinden dolayı bir çatı altında toplanıp topluluklar kurmaya, bölünmekten uzak durmaya çalışmışlardır. Devletler bu politikalar ile ömürlerini sürdürebilmeyi başarmışlardır. Eski Yunan Site Devletleri, Avrupa Feodalitesi, Orta Çağ’daki birçok krallık, imparatorluk varlıklarını bu politikalara borçludurlar.

Niccolo Machiavelli Prens adlı kitabında Fransa Feodalitesini anlatırken Fransa devletinin birden çok derebeylerinden oluştuğunu lakin hepsinin dışarıya karşı bir yumruk olduğundan bahsetmiştir.[ii] Esasen biz bu durumu Yunan Şehir devletlerinde de görmekteyiz. Yunan Şehir devletleri kendi içlerinde bir sosyal piramitten oluşup dışarıya karşı bir olma çabasında bulunan bir devlettir. Bu dönemler üniter devlet sisteminden daha çok federasyon veyahut konfederasyon devlet sistemlerine benzemektedir.
Halkların Ayrılma Talepleri
Tarihimizde bu süreç belli bir evrimden geçmiş ve günümüz Avrupa’sı, Türkiye’si gibi yönetim şekillerini almıştır. Devlet şekillerinin yapısı gereği devletlerin sosyal yapıları da göz önüne alındığında Üniter devlet sistemi devletlerin ulaşmak istediği en üst seviyedir. Kimi devlet evrimini tamamlamış kimisi ise daha tamamlayamamış durumdadır. Örnek olarak:Alman Konfederasyonu, 1815 yılında kuruldu ve 39 bağımsız devletten oluşuyordu.[iii] Bu devletler, kendi iç işlerini yönetirler ve sadece ortak konularda iş birliği yapmak için bir araya gelirlerdi daha sonra federasyon devlet şeklini almıştır ve evriminin bir adımını daha atmıştır. Federasyondan sonra onu bekleyecek diğer aşama ise üniter devlet sistemidir.[iv] Üniter devlet sistemi deyince aklımıza Rusya gelmektedir. Rusya bu konuda fevkalade güzel bir örnektir. Çünkü evrimin tamamlamış ve üniter devlet olan evrimin son basamağına gelemeyecek durumda bir devlettir. Bunun sebebi devletin toprak genişliğinin büyüklüğü ve insan nüfusunun fazla olmasıdır. Aynı şekilde ABD Rusya’nın peşinden gelmektedir.

Sonuç Olarak
Devletlerin içindeki toplulukların ayrılmalarına yönelik taleplerini kabul etmemeleri bu sebeplerden dolayı çok olasıdır. Halklar ve milletler haklarının korunduğu ve insan haklarının uygulandığı bir ülkede yaşamak isterler. Bu şartlar sağlandıktan sonra halkların self-determinasyon (isyan, özerk devlet) talepleri tamimiyle reddedilmelidir. Self Determinasyon hakkı ancak ırkçılık, bağımsızlık mücadelesi, despot rejim durumlarında meşru sayılır ve uluslararası silahlı çatışmalar hukukuna tabii olur.
[i] Kemal Gözler. (2021). Türk Anayasa Hukuku Dersleri (1. baskı, 512 s.). Ekin Basım Yayın.
[ii] Machiavelli, N. (2015). Prens (Pınar Savaş, Haz.). Can Yayınları. (Orijinal eser 1532)
[iii] Pazarcı, H. (2007). Uluslararası Hukuk (5. basım, 703 s.). Turhan Kitabevi.
[iv] Akad, M., Dinçkol, B. V., & Bulut, N. (2022). Genel Kamu Hukuku (18. basım, 456 s.). Der Yayınları.